Medyanın, suçu izleyici bir önsezi duygusuyla karşı karşıya bırakan ahlaki ve duygusal kaynak çevreleri içinde, halkı alarm durumuna getirecek bir yolla sunarak bağlamından koparma eğilimi olduğu bilinmektedir. Bu özellikle çocukların dahil olduğu suç olaylarının sunumunda belirgindir. Çocuk suçlu haberlerinde, çocuğun suç çeteleri ile bağlantılarına ve genç kariyeri boyunca işlediği suçlara odaklanılmaktadır. Ailesi tarafından fiziksel olarak suiistimal edildiği vb. ayrıntılarla ailenin durumu tartışılarak suçlu/kurbanın durumu anlatılırken, olay bağlamından koparılmaktadır.
Suç haberlerinde, katı aile otoritesi, yoksulluk, olumsuz çevre koşulları, eğitimsizlik, parçalanmış aile, kendisini akranlarına ve çevresindekilere kanıtlama çabası, toplumdan dışlanma, okulda yaşanan problemler, madde bağımlılığı ve nörolojik-psikolojik temelli bazı anormalliklerin çocuğu suç işlemeye yönelttiği gerçeği göz ardı edilmektedir. Bu neslin çocuklarının kontrolden çıkmış olarak sunulması, hedef kitlenin, günümüz çocuklarıyla ilgili sorunların çözümünün daha sert cezalar olduğu hissi ile baş başa bırakılmaktadır. İçinde bulunduğu koşullarda zaten mutsuz olan çocuk, suçlu etiketi ile birlikte, ikinci kez cezalandırılmaktadır. Çocuğun yaşamış olduğu, fiziksel ve ruhsal suiistimalden kaçışı gerçeği ve kendisinin öngörebildiği tek seçeneğin suç çetelerine girmek olduğu fikri bir türlü aktarılamaz.
Haber değeri var mıdır?
Haber değeri taşıyan her olay medyada yer alır. Fakat asıl sorun gazetelerin birinci sayfalarında çoğu zaman manşetten verilmesi ya da 3. sayfada yer alması, TV haberlerinin ilk sırasında sunulması yoluyla, kamuoyunun önemli haber algılamasını manipüle etme amacında olmasıdır.
Medyaya düşen sorumlulukların ilki; suçlu ya da tehlikeli çocuğun olmadığı, suça itilmiş ya da tehlike içinde çocuğun olduğu yaklaşımının unutulmamasıdır. 13 yaş altındaki çocuklarının haberleri algılayışının doğrudan olduğunu varsayarsak, haberde yer alan tüm unsurların açık ve net yazılması gerekmektedir. Haberde geçen çocuk öznesiyle özdeşim kuracak olan diğer çocuklar, bir gün haberin öznesinde olabileceklerini düşünebilir. Bu nedenle habere konu olan çocuğun yaşı önemlidir. 8 yaşında bir çocuğun suçlu sayılmasıyla, 17 yaşında bir kişinin suçlu olması arasında fark vardır.
Kişisel bilgilerde sınır
Suçlu çocuğun fotoğrafının ve kişisel bilgilerinin(okulu, ailesi, çevresi vb.) verilmesi uygun değildir. Örneğin “Garih” cinayetinin ardından “tinerci çocuk” damgasıyla suçlu ilan edilen çocuğun ve ailesinin yaşamı, suçsuzluğu günler sonra ispatlandığı halde eskisi gibi olamamıştır. Baba işten çıkarılmış, çocuğun hayatı sekteye uğramıştır. Manşetten verilen haberlerle, basmakalıp yargılarla damgalama yoluna gidilmiştir.
O günlerde bazı gazetelerin manşetleri şöyledir: Sabah “Tinerci Deli F.”, Milliyet “Deli F. 15 Yaşında”, Hürriyet “Deli F. 16 Yaşında Psikopat Kokoreççi, F.D.”, Cumhuriyet İshak Alaton’un Ağzından Deli F.” , Radikal “ Boyacı F. Madde Bağımlısı”, Star “Deli F. Olarak Bilinen F.N. 13 Yaşında” …
Suçlu çocuğa ait görüntüler verilirken, çocuğun tanınmaması için tamamen bozulmuş olmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca o yaş grubu için suç işleyen kişi çok kolay kahraman ilan edilebilmektedir. Bunun örneğini Münevver Karabulut cinayetinde gördük. Suçlunun internet ortamında bir hayran kitlesi oluştu. Ayrıca günümüz medyasında olumlu ya da olumsuz bir imajla yer almak arasında fark çok da büyük görünmemektedir. Haberin okuru olan diğer çocuklar medyada görünmek uğruna, bu durumu örnek alabilmektedir. Bu nedenle suç işleyen çocuğun, yaptığını sorumluluğunu aldığının ve cezalandırıldığının çocuklara neden sonuç ilişkisi içinde anlatılması gereklidir.
Günümüzde medya mesajlarından kaçışın imkansız olduğu, kabulünden yola çıkarak, suç haberlerinin sunumu konusunda öncelikle medya kurumlarının, ardından ailelerin ve çocuklardan sorumlu tüm kurumların üzerine düşen görevleri eksiksiz yerine getirmeleri, gelecek nesillerin sağlıklı gelişimi için koşuldur.